10 Haziran 2012 Pazar

Bir Yasak Elma ve Şaşkın


Ah ne desem ne söylesem,
Şu an çok mağrur ve suskunum,
Ah ne desem ne söylesem,
Bilemedim kendimce,
Sırf üzülüp ağlamasın diye.
Nasıl onu ondan vazgeçirsek diye.


Üzülüyorum in-anmadıklarıma,
İnanları görüp kederlenip,
Kahrolup göz yaşı dökmelerine.


Evet belkide seni en iyi ben anlamıyorum,
Evet bu göz yaşlarında sensindir ,bu sevinçli hallerinde.
Ama ben şaşkın değilim sana şaşkınca bakıyor gibi yapmaya, 
Ama ben şaşkınım artık senin bu hallerine,
Biliyorum dostum beklediğin sözler belkide bunlar değildi,
Elimden gelen acizlikten öte başka bir şey değil.


Elbette onu düşünmek güzeldir.
Kulağına çalınan bir şarkıda onu ümit etmek,
Belkide onu gizlice düşlerine mahkum etmek en masum istektir.
Belkide Külkedisi masalında ki gibi
Prens ile prenses yerine kendini koymak
Sana nasıl derdim,
Bu masal işte masal diye.


Biliyorum yolladığın güvercinlerin var senin ona
Ama başka şeylerde biliyorum; Sana diyemediğim,
Zaten Sana da söyleyemezdim .
Yolladığın güvercinlerin, neden yolu bilmemezlikten geldiklerini.


Sırf sen kırılıp üzülmeyesin diye.
Benden buraya kadar ben bittim.
Taşıdığım yük bu yük değil artık....


Evet Dostlarda yalan söyler, Alışmalısın artık.
Evet güvercinlerin sırf seni seviyorlar diye yalan söylediler.
Şuan avuçlarım açık ve gözlerim boşluğa dalıyor,
Artık azat et beni bağışla...
Ben daha da yalan söyleyemem hiç kimseye.
Hoşça kal...Hoşça kal...Hoşça kal...






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder